Türkiye’de son yıllarda mülkiyet davalarının sayısı belirgin şekilde artarken, tapu işlemlerinde yapılan basit hataların hem bireysel hem de aile içi büyük kayıplara yol açtığı bir kez daha gündeme taşındı. Gayrimenkul devri sırasında hızlıca tamamlanan her adımın arkasında kritik hukuki sonuçlar bulunduğunu vurgulayan uzmanlar, tapu müdürlüğünde imza atmanın sandığından çok daha büyük bir sorumluluk içerdiğini belirtiyor. Özellikle satış, bağış, ipotek, miras ve intikal işlemleri sırasında atılan tek bir yanlış imza, kimi zaman onlarca yıl sonra ortaya çıkan uyuşmazlıkların temelini oluşturuyor.
Eksik belge beyanı, tapu senedindeki yanlış bir alan bilgisi veya ada-parsel kaydının gözden kaçması, kişiyi satın aldığı yerden farklı bir taşınmazın sahibiymiş gibi gösterebilirken; bu tür hataların düzeltilmesi uzun süren davalara ve ciddi maddi zararlara kapı aralıyor.
En Çok Yapılan Tapu Hataları
Uzmanlara göre Türkiye’de en yaygın hata, taşınmazla ilgili teknik bilgilerin yanlış yazılması veya kontrol edilmeden onaylanması. Ada-parsel numarasındaki tek bir rakam hatası, harita üzerinde tamamen farklı bir konumu işaret ediyor. Bu nedenle tapu senedinin teslimi sırasında yapılan kontrollerin herhangi bir aşamasının atlanması, kişinin satın aldığı gayrimenkul yerine başka bir mülkün kaydına imza atması anlamına gelebiliyor.
Hata yıllar sonra ortaya çıktığında ise hem satış hem de mülkiyet hakkı ciddi biçimde tartışmaya açılıyor ve çoğu zaman davalar on yılın üzerinde sürebiliyor.
Süreçte bir diğer kritik nokta da imza aşaması. Çok sayıda vatandaş, kalabalık tapu müdürlüklerinde işlemlerin hızlı ilerlemesi adına belgeyi okumadan imzalıyor. Oysa bu davranış, ilerleyen yıllarda telafisi mümkün olmayan sonuçlara zemin hazırlıyor.
Uzmanlar ayrıca mirasçılar arasında yapılan paylaşımlarda beyan hatalarının sıkça görüldüğünü, nüfus kayıtlarıyla tapu kütüğündeki uyumsuzlukların tespit edilmemesi halinde miras davalarının kaçınılmaz olduğunu vurguluyor. Özellikle eski tarihli tapularda malik bilgilerinin güncelliğinin kontrol edilmemesi, kişinin kendine ait sandığı taşınmaz üzerinde aslında hukuken hak sahibi olmadığının anlaşılmasına yol açabiliyor.
İpotek, Şerh ve Eski Kayıtlar
Tapu işlemlerinde vatandaşların dikkat etmesi gereken bir başka başlık ise ipotek, şerh ve haciz kayıtları. Satın alınan taşınmaz üzerinde geçmişten gelen bir ipotek veya tedbir bulunması, alıcının mülkiyet hakkını doğrudan etkiliyor. Bu nedenle tapu senedinin arka yüzündeki kayıtların okunması ve Tapu Kadastro Bilgi Sistemi üzerinden doğrulanması, işlem güvenliği için zorunlu adımlar arasında gösteriliyor.
Tapuda yapılan hatalar yalnızca bireysel mağduriyete yol açmıyor; bazı durumlarda aile içi miras paylaşımlarını dahi tamamen değiştirebiliyor. Hatalı beyanla yapılan satışlar, ileride mirasçılar tarafından iptal davasına konu edilebiliyor.
Gayrimenkul hukukçuları, taşınmaz edinmenin en güvenli yolunun tüm bilgilerin belgelerle karşılaştırılarak teyit edilmesi olduğunu belirtiyor. Her imzanın hukuki bir yükümlülük doğurduğunun altını çizen uzmanlar, tapu senedi üzerindeki her satırın okunmasını, ada–parsel bilgisinin kadastro haritasıyla karşılaştırılmasını, beyanlar hanesindeki kayıtların kontrol edilmesini ve işlem sırasında acele edilmemesini gerekli görüyor.
Türkiye’de gayrimenkul ediniminin hem ekonomik değer hem de aile içi miras yapısı açısından büyük önem taşıdığı düşünüldüğünde, işlem sırasında yapılan küçücük bir hatanın yıllarca süren bir mağduriyete dönüşmemesi adına vatandaşların daha bilinçli hareket etmesi gerektiği belirtiliyor.




















