Kış aylarının gelişiyle birlikte hava sıcaklıklarında yaşanan sert düşüşler ve büyük şehirlerde giderek ağırlaşan hava kirliliği, solunum sorunları yaşayan milyonlarca kişiyi doğrudan etkileyen kritik bir sağlık tablosunu yeniden gündeme taşıdı. Dr. LH Hiranandani Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kıdemli Uzmanı Dr. Swapnil Mehta, kış döneminde yükselen hava kirliliğinin, özellikle sigara kullanmayan kişilerde hastalık vakalarını belirgin biçimde artırdığını vurguluyor.
Uzmanların yıllardır dile getirdiği uyarılar, bu yıl artan hava kirliliği değerleriyle birlikte daha da kritik bir noktaya taşınmış durumda. Hem dış ortamda yoğunlaşan kirleticiler hem de iç mekânlarda artan kapalı ortam maruziyeti, KOAH hastaları ve risk grubunda yer alan bireyler için kış aylarını adeta bir “çifte etki” sezonuna dönüştürüyor. Soğuk havayla birlikte yükselen partikül yoğunluğunun akciğerlerdeki hasarı artırdığına dikkat çeken göğüs hastalıkları uzmanları, kış döneminde görülen alevlenmelerin hastane başvurularını belirgin şekilde artırdığına işaret ediyor.
Kış Aylarında Solunum Yükü Neden Artıyor? Uzmanlar Hangi Risklere Dikkat Çekiyor?
Göğüs hastalıkları uzmanlarına göre soğuk hava, solunum yollarındaki kasları hızla büzerek nefes almayı güçleştirirken, aynı anda yaşanan hava kirliliği artışı da akciğerlere ulaşan zararlı partikül miktarını ciddi ölçüde yükseltiyor. Sıcaklık terselmesi nedeniyle kirli hava yere yakın bir tabakada sıkışıyor ve özellikle sabah saatlerinde maruziyet daha da artıyor. Uzmanlar, KOAH’ın sadece sigara ile ilişkilendirilmesinin artık geçerliliğini yitirdiğini belirtiyor. Uzun yıllara yayılan ince partikül, ozon, azot dioksit ve benzeri kirleticilere maruz kalmanın, sigara içmeyen bireylerde de KOAH benzeri kalıcı hava yolu daralmasına yol açtığı ifade ediliyor.
Ayrıca mesleki tozlar, kimyasal maddeler, çocukluk döneminde geçirilen ağır akciğer enfeksiyonları ve kötü havalandırılan mutfaklarda kullanılan biyokütle yakıtı gibi etkenler, hastalığın yıllar içinde sessizce ilerlemesine neden olabiliyor. Kış aylarında artan hava kirliliği seviyeleri, bu riskleri daha görünür hale getiriyor ve hastalığı olmayan bireyler için bile günlük yaşamı zorlaştıracak solunum sorunları ortaya çıkabiliyor.
Kirliliğin En Çok Etkilediği Gruplar: Kimler Tehlike Altında?
Büyük şehirlerde yaşayan bireyler, özellikle kış aylarında yoğun egzoz dumanı, sanayi kaynaklı emisyonlar ve kapalı mekanlarda artan kirletici seviyeleri nedeniyle çok daha yüksek solunum yüküyle karşılaşıyor. Uzmanlar, son yıllarda sigara içmeyen kadınlarda KOAH benzeri bulguların hızla arttığını, bunun başlıca nedeninin ise havalandırması yetersiz mutfaklarda kullanılan katı yakıtlar olduğunu belirtiyor. Akciğer yapısının kadınlarda daha küçük olması ve hormonal farklılıklar da hava kirliliğine karşı daha yüksek hassasiyet oluşturabilecek etkenler arasında gösteriliyor.
Pandemi sonrası ortaya çıkan yeni risk grupları da dikkat çekiyor. COVID-19 sonrası akciğer dokusunda kalıcı hasar yaşayan kişilerin, kış aylarında daha kolay nefes daralması yaşadığı, bazı hastalarda kalıcı hava yolu tıkanıklıklarının geliştiği ifade ediliyor. Bu durum, daha önce hiçbir solunum problemi olmayan kişilerin bile kış aylarında KOAH benzeri şikâyetler yaşamasına neden olabiliyor.
Dr. Swapnil Mehta, KOAH hastaları için artan nefes darlığı, balgam değişikliği, hırıltı ve yorgunluk gibi belirtilerin erken aşamada fark edilmesinin büyük önem taşıdığını belirtiyor. Kış aylarında günlük hava kalitesi verilerinin düzenli olarak izlenmesi, kapalı ortamlarda temiz hava sirkülasyonunun sağlanması, nefes egzersizlerinin sürdürülmesi, aşılama programlarının tamamlanması ve semptomlarda erken başvuru yapılması, ağırlaşma riskini azaltan önlemler arasında yer alıyor.















