Yıllardır hem uzmanlar hem de popüler bilim rehberleri tarafından tekrar edilen bir uyarı vardı: “Yatmadan önce telefon kullanmayın, uykunuzu bozarsınız.” Ancak Kanada’da yürütülen yeni bir akademik çalışma, bu yaygın kabulü sarsacak bulgular ortaya koydu. Toronto Metropolitan University (TMU) ve Université Laval iş birliğiyle yapılan araştırma, telefon ve diğer ekranların uyku sağlığı üzerindeki etkisinin önceki kadar tek yönlü olmadığını gösteriyor.
Araştırmaya katılan 1.000’den fazla yetişkinin uyku düzeni incelendi ve sonuçlar şaşırtıcı bir tablo ortaya çıkardı: Her gece ekran kullananlarla hiç kullanmayanlar arasında uyku kalitesi açısından belirgin bir fark bulunmazken, en kötü uyku kalitesi yalnızca haftanın birkaç gecesi telefon kullanan katılımcılarda görüldü. Uzmanlar bu durumun, önceki çalışmaların deney koşullarının günlük yaşamı temsil etmemesinden ve özellikle genç yetişkinlerin ışığa duyarlılığının araştırmaları yanıltmasından kaynaklanabileceğini belirtiyor. Mavi ışığın melatonin baskıladığına yönelik popüler görüşün sorgulanmasına yol açan bu veriler, modern uyku davranışlarıyla ilgili yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi.
Işığın Etkisi Yaşa ve Kullanmaya Göre Değişiyor
TMU’da uyku ve duygu durum bozuklukları üzerine çalışan Prof. Colleen Carney, yıllardır tekrarlanan “mavi ışık uykuyu bozar” söyleminin büyük ölçüde abartıldığını savunuyor. Carney’e göre geçmiş çalışmaların önemli bir bölümü genç yetişkinler üzerinde yapılmıştı ve bu grup, yaş gereği ışığa çok daha duyarlıydı. Ayrıca katılımcıların gün boyu loş ortamlarda tutulduğu laboratuvar deneyleri, doğal yaşam koşullarını yansıtmıyordu. Bu nedenle mavi ışığın melatonini baskıladığı iddiasının, gerçek yaşam kullanımını temsil etmediğini ifade ediyor.
Araştırma, uyku bozukluğunun yalnızca ekran ışığından değil, kullanılan içerikten de kaynaklanabileceğini vurguluyor. Duygusal olarak uyarıcı, endişe verici veya bağımlılık yaratan içeriklere maruz kalmak; ışık yoğunluğundan çok daha belirgin uyku sorunlarına yol açabilir. Bugüne kadar yapılan birçok araştırma, mavi ışığın uykuyu etkilediğini göstermiş olsa da, bulguların önemli bir bölümünün karışık ve tutarsız olduğu biliniyor. Örneğin 2022’de 24 çalışmanın incelendiği geniş çaplı bir değerlendirme, mavi ışığın etkilerinin hâlâ “belirsiz ve daha fazla araştırma gerektiren bir konu” olduğunu ortaya koymuştu.
Buna rağmen bazı çalışmalar hâlâ mavi ışığın melatonin üretimini baskıladığını gösteriyor. 2011 yılında yayımlanan bir araştırma bu bağlantıyı desteklerken, 2023 ve 2025’te yapılan çalışmalar ise mavi ışığın uyku ritmini etkileyebileceğini ancak telefonun uykuya olan etkisinin içerik ve kullanım süresine göre değiştiğini vurguluyor. Bu çelişkili tablo, TMU araştırmasının önemini daha da artırıyor.
Telefon Kullanımı Uyku Düşmanı mı, Yoksa Suçsuz Bir Alışkanlık mı?
Son yıllarda yaygınlaşan “telefon kullanımı uykuyu bozar” yaklaşımı, özellikle gençlerde ve çocuklarda daha fazla karşılık bulmuş durumda. 2024’te yayımlanan bir uzman paneli, çocuk ve ergenlerin içerikten dolayı uyku kalitesinin bozulduğunu belirtirken, yetişkinlerde mavi ışığın etkisine dair ortak bir görüş oluşmadığını açıkladı. TMU’nun araştırması da yetişkin katılımcılarda bu etkinin sanıldığı kadar güçlü olmadığını doğruluyor.
Araştırmanın dikkat çekici bir bulgusu ise en kötü uykunun, telefon kullanımının düzensiz olduğu grupta görülmesi. Uzmanlara göre bu durum, zaten uyku problemi yaşayan kişilerin gece uyanık kaldıkları süreyi telefonla geçirme eğiliminde olabileceğini gösteriyor. Başka bir deyişle, telefon uyku bozukluğunun sebebi değil; sonucu olabilir.
Uyku ve psikiyatri uzmanı Dr. Alex Dimitriu ise telefonların uyku üzerindeki etkisinin yalnızca ışıkla sınırlı olmadığını, içeriklerin aşırı uyarıcı yapısı nedeniyle zihni dinlendirmeyi zorlaştırdığını söylüyor. Kendi deneyiminden örnek veren Dimitriu, “Kitap açınca 10 dakikada uyurum ama telefonda haber, sosyal medya, bloglar saatlerce beni ayakta tutuyor” ifadelerini kullanıyor.
Yeni bulgular, telefon kullanımının otomatik olarak “uyku düşmanı” ilan edilmesinin fazla basit bir yaklaşım olduğunu gösteriyor. Araştırmacılara göre asıl önemli olan, kişinin neye maruz kaldığı ve ekranı nasıl kullandığı. Özellikle gençlerde ışığa duyarlılık devam ederken, yetişkinlerde ışığın etkisi yaşla birlikte belirgin biçimde azalıyor.
TMU araştırması, yıllardır yerleşmiş bir inanışı sorgulayarak uyku bilimi tartışmalarına yeni bir boyut kazandırıyor. Buna göre, yatmadan önce telefon kullanmak sanıldığı kadar tehlikeli olmayabilir; asıl risk, göz ardı edilen içerik yoğunluğunda yatıyor.















