Bilim insanları, Asya’dan Avustralya’ya kadar geniş bir coğrafyada görülen Blechnum orientale adlı eğrelti otunun dokularında daha önce görülmemiş bir süreç tespit etti. Yüksek teknoloji ürünlerinden yenilenebilir enerji sistemlerine kadar yüzlerce endüstrinin ihtiyaç duyduğu nadir toprak elementlerini bünyesinde biriktirebildiği bilinen bu bitki, yapılan son analizlerde araştırmacıları şaşırtan bir bulgu ortaya koydu: Bitki, bu elementleri yalnızca toplamakla kalmıyor, kendi dokuları içinde kristal formunda büyütüyordu.
Klasik madencilik yöntemlerinin maliyetli, yavaş ve çevresel açıdan riskli olması, bilim insanlarını yıllardır daha güvenli ve sürdürülebilir kaynak geliştirme yollarına yönlendiriyordu. “Fitomadencilik” olarak bilinen yöntem, metalleri topraktan çekebilen hiperakümülatör bitkileri kullanmayı amaçlıyor. Ancak son bulgular, bu yöntemin yalnızca bir ham madde toplama tekniği olmaktan çıkıp, doğrudan mineral üretme seviyesine uzanabileceğini gösterdi.
Bitki Dokularında Kristal Oluşumu: Bilim Dünyasını Şaşırtan Mekanizma
Çin Bilimler Akademisi’nden jeobilimci Liuqing He ve ekibi, eğrelti otunun iç yapısını güçlü mikroskobik taramalarla incelediğinde bitkinin yalnızca elementleri biriktirmediğini, aynı zamanda kimyasal olarak organize kristaller oluşturduğunu fark etti. Araştırmada, nadir toprak elementlerinin doğal koşullarda ortak bulunduğu monazit mineralinin, bitkinin dokularında “kimyasal bahçe” benzeri bir yapıda kendi kendine oluştuğu görüldü.
Normalde monazit, yer altında milyonlarca yıl süren sıcaklık ve basınç etkileriyle kristalleşir. Fakat B. orientale bu minerali bir tür biyokimyasal süreçle, hiçbir yüksek ısı ya da dış baskı olmaksızın oluşturuyordu. Araştırmacılar, elementler arasında neodimyum, seryum ve lantanyum gibi sanayide kritik öneme sahip metallerin bulunduğunu belirledi. Bu bulgu, fitomadencilik alanında şu ana dek kaydedilen en sıra dışı keşiflerden biri olarak kayıtlara geçti.
Uzmanlara göre bu yöntem, ileri teknoloji gerektiren elektronikler, rüzgâr türbinleri ve tıbbi cihazlar için büyük miktarlarda kullanılan nadir elementlerin elde edilmesine yeni bir kapı aralayabilir.
Yeni Bir Kaynak Modeli Mümkün mü?
Araştırmada dikkat çeken bir başka unsur da, bu mineral oluşumunun laboratuvar koşullarında değil, tamamen doğal ortamlarda gerçekleşmiş olması. Fitomadencilik uzun süredir masada olan bir fikir olsa da, bitkinin doğrudan kristal üretmesi bu yöntemi daha uygulanabilir hâle getirebilir. Bilim insanları şimdi iki soruya yanıt arıyor: Bu durum yalnızca Blechnum orientale türüne mi özgü, yoksa başka bitkilerde de rastlanabilir mi?
Bazı bulgular, benzer bir sürecin Dicranopteris linearis adlı başka bir eğrelti türünde de yaşanabileceğine işaret ediyor; ancak henüz doğrudan kanıt elde edilemedi. Araştırma ekibi, bir sonraki hedef olarak bu kristallerin bitkiye zarar vermeden nasıl çıkarılabileceğini ve ekonomik olarak işlenebilir hâle getirilebileceğini belirtiyor.
Araştırmacılar, nadir toprak elementlerinin çevreye zarar vermeden elde edilmesinin özellikle yenilenebilir enerji teknolojileri için kritik olduğunu vurguluyor. Mevcut küresel tedarik zincirlerindeki jeopolitik ve çevresel riskler düşünüldüğünde, bitkilerden doğrudan mineral elde etme fikri gelecekte enerji teknolojilerinin temelini dönüştürebilecek bir seçenek olarak görülüyor.
Sonuçlara göre bu keşif, hem mineral oluşum süreçlerinin anlaşılmasına katkı sunuyor hem de sürdürülebilir madencilik yöntemlerine yeni bir yaklaşım kazandırıyor. Araştırma Environmental Science & Technology dergisinde yayımlandı.















