Türkiye’de yükseköğretim sistemi, son yıllarda hızla değişen iş gücü ihtiyaçları, dijital dönüşümün etkileri ve sanayi ile üniversiteler arasındaki bağın güçlendirilmesi yönünde kapsamlı bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Bu kapsamda Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Erol Özvar’ın yaptığı son açıklama, hem üniversite öğrencilerini hem de iş dünyasını yakından ilgilendiren dikkat çekici bir yeniliği gündeme taşıdı.
YÖK tarafından yürütülen yeni çalışma, gerekli başarı kriterlerini karşılayan öğrencilerin üniversite eğitimlerini 3 yılda tamamlayabilmesini mümkün kılacak. Böylece yükseköğretimde yıllardır standart kabul edilen 4 yıllık lisans sürecinin, belirli koşulları sağlayan öğrenciler için daha esnek bir yapıya kavuşacağı belirtildi. Bu adım, üniversitelerle sektör temsilcilerinin katıldığı “Üniversite-Sektör İşbirliği Komisyonu” toplantısında ele alındı ve önümüzdeki yıldan itibaren yürürlüğe girmesi planlanan yeni sistemin ayrıntıları paylaşıldı.
Toplantının odak noktalarından biri, Türkiye’de mesleki eğitimin geliştirilmesi, uygulamalı öğrenme süreçlerinin güçlendirilmesi ve iş dünyasının ihtiyaç duyduğu beceri setlerinin üniversite müfredatına uyumlu hale getirilmesiydi.
Üç Yılda Mezuniyet Modeli
Prof. Dr. Erol Özvar, üniversite öğrencilerinin daha kısa sürede mezun olabilmesine imkân tanıyacak uygulama hakkında bilgi verirken, temel amacın mevcut müfredatın dışına çıkmak olmadığını, aksine aynı programın daha yoğun ve verimli bir şekilde tamamlanmasını sağlamak olduğunu belirtti. Bu kapsamda, akademik performansı yüksek olan ve belirli ölçütleri karşılayan öğrencilerin lisans eğitimlerini 3 yılda bitirebilmesi planlanıyor.
Özvar, öğrencilerin program çıktılarının alınması, yeterliliklerinin test edilmesi ve müfredatın tüm gerekliliklerinin yerine getirilmesinin bu modelde temel unsur olduğunu ifade etti. Çalışmalar tamamlandığında, öğrencilerin ders yükü daha yoğun olmakla birlikte, program bütünlüğü korunarak eğitimin hızlandırılmış bir yapıya kavuşturulması hedefleniyor.
Bu yeni adım, iş dünyasında nitelikli iş gücüne duyulan ihtiyacın arttığı bir dönemde, gençlerin mesleki hayata daha erken adım atmasını sağlayacak. YÖK’ün planlamasına göre uygulama 2026’dan itibaren üniversitelerde hayata geçirilecek ve isteyen öğrenciler derslerini daha kısa sürede tamamlayabilecek.
Uygulamalı Eğitim, OSB Modeli
Toplantıda ele alınan bir diğer kritik başlık ise üniversite-sektör işbirliğinin güçlendirilmesine yönelik uygulamalı eğitim modelleri oldu. Özvar, Organize Sanayi Bölgesi Meslek Yüksekokulları’ndan alınan sonuçların oldukça olumlu olduğunu belirterek, bu modelin Türkiye genelinde yaygınlaştırılmasının hedeflendiğini açıkladı. Söz konusu modelde öğrenciler, üretim sahasında doğrudan uygulama yapma imkânı buluyor ve teorik eğitim ile pratik deneyim aynı çatı altında birleşiyor.
YÖK Başkanı, 20 günlük kısa staj dönemlerinin yerini daha kapsamlı uygulamalı eğitim süreçlerine bırakacağını belirtti. Buna göre, meslek yüksekokullarında 3+1 veya 2+2, lisans programlarında ise 7+1 veya 6+2 gibi modüllerle öğrencilerin işyerinde tecrübe kazanması sağlanacak. Konya, Gaziantep, İzmir, Bursa, Kocaeli, Ankara ve İstanbul’da pilot uygulamaların başlatılacağını ve daha sonra tüm illerde yaygınlaştırılmasının planlandığını aktardı.
Bu değişimle birlikte işletmelerin ihtiyaç duyduğu nitelikli iş gücünün daha doğru şekilde yetişmesi, öğrencilerin de mezuniyet sonrası istihdama daha hızlı uyum sağlaması amaçlanıyor. Uygulamalı eğitim modeli, üniversite ile üretim sahası arasındaki bağı güçlendirmeyi, öğrencilerin çalışma hayatını eğitim sırasında deneyimlemesini ve sektörel dönüşümlere uygun beceri setlerinin geliştirilmesini içeriyor.
Yükseköğretimde Dijital ve Yeşil Dönüşüm Vurgusu
Toplantıda yapay zeka teknolojilerinin yaygınlaşması, yeşil üretim anlayışının güçlenmesi ve dijital dönüşüm süreçlerinin üniversite-sektör işbirliğiyle entegre edilmesi gerektiği vurgulandı. Özvar, Türkiye’nin ulusal beceri havuzunun genişletilmesi ve gençlerin geleceğin mesleklerine hazırlanması için kamu, üniversite ve özel sektörün birlikte hareket etmesinin artık zorunlu hale geldiğini söyledi.
Yapılan açıklamalar, yükseköğretimde müfredatların güncellenmesi, beceri temelli eğitimlerin artırılması ve iş dünyasının eğitim süreçlerine daha etkin katıldığı yeni bir dönemin kapıda olduğunu gösteriyor. YÖK’ün gelecek yıldan itibaren uygulamaya koymayı planladığı düzenlemeler, üniversitelerde büyük bir yapısal dönüşüm sürecinin habercisi olarak değerlendiriliyor.



















