Türkiye’de milyonlarca çalışan için emeklilik, yıllarca süren prim ödemelerinin ardından ulaşılacak bir hedef gibi görünse de, uzmanlara göre süreç bundan çok daha hassas bir planlama gerektiriyor. Sosyal güvenlik mevzuatında yapılan küçük bir hata bile yalnızca emeklilik tarihini geciktirmekle kalmıyor, kişinin hangi statüden emekli olacağını da tamamen değiştirebiliyor.
En büyük yanılgılardan biri, isteğe bağlı prim ödeyenlerin otomatik olarak Bağ-Kur’dan emekli olacağını düşünmesi. Oysa emeklilik statüsünü belirleyen asıl unsur, son 2.520 günün hangi kurum üzerinden geçtiği. Bir başka deyişle, yıllarca SSK’dan prim yatırmış bir kişi son dönemde yaptığı bilinçsiz bir borçlanma veya statü değişikliği nedeniyle Bağ-Kur’a geçerek daha geç ve daha maliyetli bir emeklilik sürecine sürüklenebiliyor. Uzmanlar, özellikle yurtdışı borçlanmaları ve isteğe bağlı primlerin yanlış zamanlamasının çok sayıda kişiyi farkında olmadan farklı statülere yönlendirdiğini belirtiyor.
Son 2.520 Günün Gizli Etkisi
Emeklilik hesaplamalarında en belirleyici kriterin son 7 yıl (2.520 gün) olduğunu hatırlatan uzmanlar, bu sürede hangi statüden daha fazla gün varsa o kuruma tabi olunacağını vurguluyor. İsteğe bağlı sigorta her zaman 4B kapsamında işleniyor ancak bu durum tek başına Bağ-Kur emekliliğini zorunlu kılmıyor. Kişi, son 2.520 gün içinde 1.260 günden fazla Bağ-Kur gününe sahipse Bağ-Kur’dan; SSK günü fazlaysa SSK’dan; 4C günü fazlaysa Emekli Sandığı’ndan emekli oluyor.
1 Ekim 2008’den önce memur olanların, görevden ayrıldıktan sonraki ilk 6 ayda 4C kapsamında isteğe bağlı prim ödeyebilmesi önemli bir istisna olarak öne çıkıyor. Ancak süreyi kaçıran veya 2008 sonrası memur olanların tüm isteğe bağlı primleri otomatik olarak 4B’ye yazılıyor. Yine memurların aylıksız izin süreleri 4C statüsünde değerlendirilirken; yurtdışı borçlanmaları doğrudan Bağ-Kur olarak kaydediliyor.
Bu sınıflandırmaların her biri, kişinin hangi kurumdan emekli olacağını sessizce değiştirebilecek kadar güçlü etkiye sahip.
Borçlanmanın Zamanı
Emeklilik planlamasında en kritik hatalardan biri, borçlanma günlerinin nereye yazıldığını göz ardı etmek. Doğum, askerlik ve ücretsiz izin borçlanmaları gerçekleştiği yıllara işlenirken; yurtdışı borçlanmaları ödeme tarihinden geriye doğru ve her zaman 4B olarak yazılıyor. Bu nedenle Kasım 2025’te yapılan bir yurtdışı borçlanması, bu tarihten geriye doğru Bağ-Kur günleri ekleyerek kişinin son 2.520 gün tablosunu tamamen değiştirebilir. Uzmanlar, bu durumun SSK’dan emekli olabilecek bir kişiyi farkında olmadan Bağ-Kur’a yönlendirdiğini ve daha geç emekliliğe sebep olduğunu belirtiyor.
Emeklilik planlaması yapılırken, yıl yıl hangi kurumdan prim ödendiğinin tablo hâlinde çıkarılması, borçlanma türlerinin doğru sınıflandırılması ve son 2.520 günün detaylı analiz edilmesi gerekiyor. Bu adımların yanlış yapılması hâlinde:
- Emeklilik statüsü değişebilir,
- Emeklilik yaşı uzayabilir,
- Prim maliyeti yükselir,
- Kişi uzun yıllar kayıp yaşayabilir.
Uzmanlara göre emeklilik, rastlantıya bırakılmayacak kadar teknik bir süreç ve özellikle yurtdışı borçlanması yapacakların profesyonel rehberlikle ilerlemesi kritik önem taşıyor.















